Türkiye 140 yıllık parlamenter sistemini değiştirme yolunda ilerliyor. Cumhurbaşkanlığı sistemini savunanlar güçlü bir Türkiye için bu sistemin elzem olduğunu düşünüyorlar. Peki gerçekten Türkiye sistemini değiştirdiğinde daha güçlü mü olacak? Olacaksa gücünün sınırları nereye kadar uzanacak?Diğer bir deyişle Türkiye, iktidarın iddia ettiği gibi küresel güç olur mu?
Siyasi gücün ekonomik ve askeri güç olmak üzere iki önemli ayağı vardır. Bir ülkenin uluslararası arenadaki etkinliği bu iki konudaki kapasitesiyle doğru orantılıdır. Dünya üzerindeki küresel güçlerden söz ederken bu devletlerin ya ekonomik ya askeri ya da ikisinde birden diğerlerine fark attıklarını görürüz. Örnek vermek gerekirse, mevcut tek süper güç olan ABD hem ekonomik hem de askeri anlamda dünyanın bir numarasıdır. Ekonomik alanda ikinci Çin, askeri güçte ise Rusya'dır. Bir çok bağımsız devletten oluşan Avrupa Birliği ise tek bir ekonomi olarak kabul edildiğinde ikinciliği Çin'den alır.
Ülkemiz dünyanın en büyük 18. ekonomisi, İslam dünyasında ise Endonezya'dan sonra 2. sırada geliyor. Askeri olarak ise dünyada ilk onda yer aldığı tartışmasız olan Türkiye, NATO'da ABD'den sonra en güçlü ülke olarak gösteriliyor. Öte yandan bütün bunlar henüz küresel güç olmadığımız gerçeğini değiştirmiyor. Sahadaki gücümüze kıyasla masa başındaki etkinliğimiz sınırlı kalıyor. Bunun da temel sebebinin referandum sürecinde bir kez daha ortaya çıkan toplumsal mutabakat eksikliğinden dolayı olduğunu düşünüyorum. Türkiye bir türlü enerjisini nereye kanalize edeceğine karar verip kendisine bir yol haritası çizemiyor.
Bu noktada akla Cumhurbaşkanlığı sisteminin gerçekten gerekli olup olmadığı sorusu takılıyor. Ben kişisel olarak parlamenter sistemin güçlendirilmesinden yana olmakla birlikte kamuoyunun genel kanaatine kulak verilmesi taraftarıyım. Başta iktidar olmak üzere sistem değişikliğini savunanların da muhaliflerin de kendilerine göre haklı argümanları var. Şu bir gerçek ki eğer darbe anayasasından kurtulmak ve milletin hazırladığı bir anayasaya geçmek istiyorsak bunun geniş bir toplumsal mutabakatla yapılması daha uygun olurdu.
Türkiye henüz küresel güç olmaya hazır değil. Referandumdan ne sonuç çıkarsa çıksın bu gerçek değişmeyecek. Bu yüzden kısa ve orta vadede AB ve NATO ile işbirliğine devam etmeliyiz. Eski Osmanlı coğrafyasına angaje olurken Batı'dan kopmamalı aksine Batı değerleriyle kendi değerlerimizi harmanlamalıyız. Bölgede etkimizi arttırırken asla aceleci davranmamalı ve hatalarımızdan ders çıkarıp uzun vadeli planlar yapmalıyız. Ne yaparsak yapalım şunu unutmamalıyız ki kesin doğruları olan ve kısa vadeli düşünen devletler asla küresel güç olamaz.
Resmin kaynağı: http://shoebat.com/wp-content/uploads/2016/07/tanks.jpg